Şiddet Nedir ve Türleri Nelerdir?
Günümüzde şiddet, bireylerin ve toplumun üzerinde derin izler bırakan karmaşık bir olgu olarak hayatımızın çeşitli alanlarında karşımıza çıkar. Dünya Sağlık Örgütü, şiddeti kişinin kendisine, bir başkasına veya bir topluluğa karşı yaralanma, ölüm, psikolojik zarar, gelişim geriliği veya yoksunlukla sonuçlanabilecek şekilde kasıtlı güç kullanımı olarak tanımlar. Bu tanım, şiddetin yalnızca fiziksel olmadığına ve psikolojik, ekonomik veya dijital alanlarda da ortaya çıkabileceğine işaret eder. Toplumsal açıdan şiddetin neden olduğu güvensizlik ve korku ortamı ise bireylerin birbirlerine duyduğu güveni sarsarak, toplumda derin bir izolasyon yaratır.
Şiddet Seçim mi, Sonuç mu?
Şiddet davranışının kaynağına dair en çok tartışılan konulardan biri, bunun bir seçim mi yoksa dışsal ve içsel etkenlerin bir sonucu mu olduğudur. Araştırmalar, şiddetin biyolojik, psikolojik ve sosyal etkenlerin bir kombinasyonunun sonucu olduğunu ortaya koyuyor:
- Biyolojik Etkenler: Beyin yapısındaki farklılıklar ve hormonlar, bireylerin şiddet eğiliminde rol oynayabilir. Beyindeki amigdala, korku ve saldırganlık gibi ani tepkileri yönetir. Örneğin, “savaşçı gen” olarak bilinen MAOA geninin belirli bir varyantı, bireylerde şiddete yatkınlık oluşturabilir. Testosteron seviyeleri veya prefrontal korteks gibi yapılar da dürtü kontrolünü etkileyerek şiddet eğilimlerini artırabilir.
- Psikolojik Etkenler: Psikoloji alanında Sigmund Freud, saldırganlık dürtüsünün insan doğasının bir parçası olduğunu ve bilinçdışında yer aldığını öne sürer. Freud’un Thanatos (ölüm içgüdüsü) kavramı, bireyin zaman zaman kendine ya da başkalarına zarar verme eğilimini açıklar. Bilişsel çarpıtmalar ve öfke kontrol problemleri de şiddetin temelinde yatan psikolojik faktörlerdendir.
- Sosyal Etkenler: Sosyal çevre ve rol modellerin etkisiyle birey, şiddet davranışlarını öğrenebilir. Albert Bandura’nın sosyal öğrenme teorisi, bireylerin başkalarının davranışlarını gözlemleyerek model aldıklarını gösterir. Şiddetin aile içi aktarımı ve medyanın etkisi, bu sosyal öğrenmenin başlıca kaynaklarıdır.
Şiddetin Türleri
Şiddet, fiziksel yaralanmalardan psikolojik zarar görmeye, ekonomik bağımlılıktan dijital tehditlere kadar birçok farklı alanda kendini gösterir. Şiddetin her bir türü mağdurlar üzerinde farklı izler bırakır ve bu etkilerin anlaşılması, şiddetle mücadelede önemli bir adımdır. İşte şiddetin en yaygın türleri ve her birinin detaylı açıklaması:
- Fiziksel Şiddet
Fiziksel şiddet, bireyin fiziksel olarak zarar görmesine yol açan davranışları içerir ve en görünür şiddet türüdür. Yumruk atmak, itmek, tekmelemek veya herhangi bir nesneyle vurmak gibi eylemler fiziksel şiddet kapsamında değerlendirilir. Bu şiddet türü, mağdurda doğrudan yaralanmalara ve uzun vadeli sağlık sorunlarına yol açabilir. Tekrarlayan fiziksel şiddet vakalarında mağdur, fiziksel izlerden bağımsız olarak psikolojik etkiler de yaşayabilir. Örneğin, sürekli tetikte olma, anksiyete ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) bu tür durumların sonuçları arasında yer alabilir. - Cinsel Şiddet
Cinsel şiddet, bireyin cinsel rızasını yok sayarak uygulanan her türlü zorlayıcı davranışı kapsar. Tecavüz, taciz, istem dışı cinsel temas veya cinselliği kullanarak bireyi kontrol etme gibi davranışlar cinsel şiddet olarak değerlendirilir. Bu tür şiddet, mağdurlarda hem fiziksel hem de psikolojik olarak derin izler bırakır ve travma sonrası stres bozukluğu, özgüven kaybı ve sosyal izolasyon gibi sorunlara yol açabilir. Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre, 700 kadınla yapılan çalışmada kadınların %84’ü hayatlarında en az bir kez cinsel şiddete maruz kalmıştır (Kayı ve arkadaşları, 2000). Cinsel şiddet, mağdurun yaşam kalitesini düşürmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal damgalamaya maruz kalmasına da neden olabilir. - Duygusal Şiddet
Duygusal veya psikolojik şiddet, mağdurun özsaygısını ve özgüvenini hedef alarak onu manevi açıdan zayıflatmayı amaçlar. Küçük düşürme, sürekli eleştirme, tehdit etme, mağduru kontrol altına alma ve manipüle etme gibi eylemler bu kapsamda değerlendirilir. Duygusal şiddet genellikle gözle görülmez, ancak etkileri oldukça derin ve kalıcı olabilir. Bu tür şiddet, mağdurlarda depresyon, anksiyete, özdeğer kaybı ve sosyal izolasyon gibi sorunlara yol açar. Duygusal şiddet, özellikle aile içi ilişkilerde, partner ilişkilerinde veya iş yerinde sıklıkla yaşanır. Mağdurlar çoğunlukla yaşadıklarının bir şiddet türü olduğunun farkında bile olmayabilirler, çünkü bu tür şiddet davranışları, fiziksel yaralanmalar gibi belirgin izler bırakmaz. - Ekonomik Şiddet
Ekonomik şiddet, bireyin maddi kaynaklara ulaşımını engelleyerek veya ekonomik bağımsızlığını kısıtlayarak onu kontrol altında tutmayı hedefler. Mağdurun para kazanma fırsatlarını engellemek, çalışmasına izin vermemek, finansal kararları manipüle etmek gibi davranışlar ekonomik şiddet örneklerindendir. Kadınların dünya genelinde mülklerin yalnızca %4’üne sahip olmaları ve toplam gelirin sadece %10’una erişebilmeleri, bu tür şiddetin kadınları daha fazla etkilediğini ortaya koymaktadır. Ekonomik şiddet, mağduru maddi anlamda zayıflatmakla kalmaz; aynı zamanda, bireyin özgüvenini sarsarak onu ilişkide bağımlı hale getirir ve toplumsal olarak güçsüzleştirir. Mağdurlar, ekonomik bağımsızlıklarını kaybettiklerinde şiddet döngüsünden çıkmakta daha da zorlanır. - Siber Şiddet
Teknolojinin hayatımızdaki yerinin artmasıyla birlikte, şiddet dijital platformlarda da kendini göstermeye başlamıştır. Siber şiddet, bireyin dijital ortamda maruz kaldığı tehdit, taciz, ifşa, siber zorbalık gibi davranışları içerir. Sosyal medya hesaplarında tehdit mesajları gönderme, kişisel bilgileri rızasız paylaşma, özel görüntü veya videoları ifşa etme gibi eylemler siber şiddetin başlıca örneklerindendir. Siber şiddet, özellikle gençler ve kadınlar arasında yaygındır. Dijital zorbalık mağdurları, sosyal izolasyon, depresyon, kaygı bozukluğu gibi psikolojik sorunlar yaşayabilirler. Siber şiddet, geleneksel şiddet türlerinden farklı olarak fiziksel olarak görünmez ancak mağdur üzerinde derin psikolojik etkiler bırakır ve dijital ortamda sürekli bir tehdit altında hissetmelerine yol açar.
Bu şiddet türlerinin her biri bireyler üzerinde farklı izler bırakır ve toplumda güven kaybı, sosyal bağların zayıflaması ve sosyal izolasyon gibi olumsuz sonuçlar doğurur. Şiddetle mücadelenin ilk adımı, şiddetin sadece fiziksel olmadığı, psikolojik, ekonomik ve dijital alanlarda da gerçekleşebileceğini kavramaktan geçer. Bu sayede, bireyler ve toplumlar şiddeti daha geniş bir çerçevede ele alarak, daha etkin önlemler geliştirebilir.
Toplumda Güvensizlik ve Korku Ortamı
Şiddet olaylarının artması, toplum genelinde güven duygusunun azalmasına ve korkunun yayılmasına neden olur. Şiddet olaylarının çoğalmasıyla birlikte bireyler kendilerini güvensiz hisseder, çevreye karşı sürekli tetikte olurlar. Toplumda yaygın olarak bilinen bazı olaylar, bireylerin başkalarına yardım etmekten çekinmelerine ve şiddet olaylarına kayıtsız kalmalarına yol açar.
Bu bağlamda en bilinen olaylardan biri, Kitty Genovese Sendromu olarak adlandırılan vakadır. 1964 yılında New York’ta Kitty Genovese isimli bir kadın, yaklaşık yarım saat boyunca süren bir saldırıya uğramış ve etrafındaki apartmanlarda yaşayan en az 38 kişi bu olaya tanık olmasına rağmen hiç kimse müdahale etmemiş veya polisi aramamıştır. Bu olay, “seyirci etkisi” olarak adlandırılan toplumsal bir fenomeni ortaya çıkarmıştır.
Seyirci Etkisi: Bir olayın tanıkları arttıkça, bireylerin müdahale etme olasılığı azalır. Seyirci etkisinin en temel sebebi, çevrede başka insanların da olaya tanık olduğu durumlarda bireylerin “Nasıl olsa birisi yardım eder” düşüncesine kapılmasıdır. Bu etki, insanların acil durumlara kayıtsız kalmalarına, toplum içinde duyarsızlık ve empati eksikliğinin artmasına neden olur. Seyirci etkisi, yalnızca şiddet olaylarına değil, toplumsal güveni sarsan her türlü acil duruma karşı insanları daha pasif hale getirir. Bu pasiflik, bireylerin başkalarına güvenmemesiyle birleşerek toplumsal kopmalara neden olabilir.
Şiddetin Toplumsal ve Psikolojik İzleri
Şiddet, yalnızca bireylerin ruh sağlığını değil, toplumun genel yapısını da bozar. Şiddetin yoğun olduğu toplumlarda insanlar, çevreye ve diğer bireylere karşı daha güvensiz hale gelir. Güvensizliğin artması, bireylerin sosyal bağlarını zayıflatır ve insanları sosyal izolasyona iter. Şiddetin psikolojik izleri özellikle bireylerin ruh sağlığı üzerinde kalıcı etkiler bırakabilir:
- Depresyon ve Kaygı Bozuklukları: Şiddet mağdurlarında yaygın olarak görülen ruh sağlığı sorunları arasında depresyon ve kaygı bozuklukları yer alır. Şiddet olaylarının artmasıyla bireyler, kendilerini sürekli bir tehdit altında hissedebilir ve çevrelerine karşı güven duyma konusunda zorluk yaşayabilir.
- Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): Şiddet mağdurları, yaşadıkları olaylardan sonra tekrar eden kabuslar, ani korku atakları veya olayın izlerini sürekli hissetme gibi belirtilerle kendini gösteren TSSB yaşayabilir.
- Toplumsal İzolasyon: Şiddet gören bireyler, başkalarına güvenmekte zorlandıkları için sosyal ilişkilerden kaçınma eğilimi gösterebilirler. Bu durum, toplumsal bağların zayıflamasına ve bireylerin yalnızlaşmasına neden olur.
Şiddet Döngüsünü Kırmak: Şiddeti Durdurmak Mümkün mü?
Şiddet döngüsünü kırmak, bireylerin sağlıklı bir yaşam sürebilmeleri ve toplumda güvenli bir ortam oluşturulması adına önemlidir. Şiddet döngüsünden çıkabilmek için duygusal farkındalık kazanmak, sınır koyabilme becerileri geliştirmek, alternatif çatışma çözüm yolları bulmak, öz bakım ve güçlenme çalışmaları yapmak ve destek sistemlerinden yararlanmak gereklidir.
- Duygusal Farkındalık
Şiddet döngüsünde yer alan kişilerin, korku, öfke, suçluluk ve yalnızlık gibi duygularını tanımlamaları ve bu duyguların döngüdeki rollerini anlamaları döngüyü kırmak için önemlidir. Duygusal farkındalık, bu olumsuz duyguların döngüyü nasıl beslediğini anlamayı sağlar ve bireyin davranış kalıplarını fark etmesine yardımcı olur. - Kişisel Sınırların Belirlenmesi ve Hayır Diyebilme
Şiddete maruz kalan bireylerin sınırlarını belirlemeleri ve gerektiğinde “hayır” diyebilmeleri, döngüyü kırmak adına oldukça önemlidir. Özellikle manipülasyonlara karşı sınır koyabilme, bireyin kontrolünü sağlaması açısından kritiktir. Hayır diyebilme becerisi geliştikçe birey, kendisini sağlıklı bir şekilde koruyabilir. - Alternatif Çatışma Çözüm Yolları
Öfke kontrolü, nefes egzersizleri, meditasyon gibi teknikler, bireyin öfkesini yönetmesine yardımcı olur ve şiddet döngüsünü kırmak için etkili birer araçtır. Bu beceriler, bireyin öfke seviyesini düşürerek çatışmaları sağlıklı yollarla çözmesine olanak tanır. - Öz Bakım ve Güçlenme Çalışmaları
Şiddet mağdurları üzerinde yapılan çalışmalarda, özgüven eksikliğinin, döngüden çıkmayı zorlaştırdığı görülmüştür. Bireyin özgüvenini geliştirmesi ve fiziksel-ruhsal sağlığını desteklemesi, şiddet döngüsünü kırmak için önemlidir. Düzenli spor yapma, sağlıklı beslenme, düzenli uyku gibi alışkanlıklar bireyin kendine olan güvenini artırır ve döngüyü kırma gücünü destekler. - Destek Sistemlerinin Kullanılması
Şiddet döngüsünden çıkmak isteyen bireylerin çevresinden alacağı destek, döngüyü kırmak adına kritik önem taşır. Aile, arkadaş desteği ve psikoterapi, bireyin yalnız hissetmesini önleyerek ona dayanma gücü kazandırır. Slayttaki bilgiler, aile ve arkadaş desteğinin döngüyü kırma sürecinde önemli bir rol oynadığını, terapinin ise bireyin döngüye katkı sağlayan faktörleri fark etmesini sağladığını gösterir. Destek grupları da, benzer deneyimleri paylaşan kişilerin dayanışma kurmasına ve iyileşme sürecinde motivasyon bulmalarına yardımcı olur.
Şiddet döngüsünü kırmak, yalnızca bireysel bir çaba değil; aynı zamanda toplumun sunduğu desteklerle sürdürülebilir bir farkındalık süreci gerektirir. Hem bireylerin bilinçlenmesi hem de toplumsal desteklerin artırılmasıyla, şiddet döngüsünün kırılması mümkündür.
Psk. Onurcan Güler
Psk. Betül Çavumirza
Uzm. Psk. Öykü Yıldız
Kl. Psk. Öznur Ünsal
Kaynakça
- Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), “Dünya Sağlık Örgütü Şiddet Tanımı.” DSÖ resmi internet sitesi. https://www.who.int
- Kayı, E., Güldalı, B., Eşiyok, E. (2000). “Türkiye’de Kadına Yönelik Cinsel Şiddet: Niteliksel ve Niceliksel Analiz.” Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü, Ankara.
- Bandura, A. (1977). Social Learning Theory. Englewood Cliffs, NJ: Prentice-Hall. (Bandura’nın sosyal öğrenme teorisi üzerine çalışmaları şiddetin öğrenilen bir davranış olduğunu açıklamakta faydalıdır.)
- Freud, S. (1920). Beyond the Pleasure Principle. W.W. Norton & Company. (Freud’un saldırganlık dürtüsü ve ölüm içgüdüsü teorileri, şiddetin psikolojik kaynaklarını ele almak için referans niteliğindedir.)
- Jaffe, P., Wolfe, D., & Wilson, S. (1990). Children of Battered Women. Sage Publications. (Aile içi şiddet ve çocuklar üzerindeki etkileri konusunda kapsamlı bilgiler içerir.)
- Amnesty International. (2020). “Ekonomik Şiddet Üzerine Rapor.” https://www.amnesty.org
- Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı. (2019). “Ekonomik Şiddetin Kadınlar Üzerindeki Etkileri.” Mor Çatı Yayınları, İstanbul. https://morcati.org.tr
- Erikson, E.H. (1950). Childhood and Society. W.W. Norton & Company. (Psikolojik gelişim kuramı, çocuklukta yaşanan şiddetin yetişkinlikteki psikolojik etkilerine değinir.)
- UN Women. (2021). “Digital Violence Against Women and Girls.” UN Women Raporları. https://www.unwomen.org
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) (2019). “Türkiye’de Aile İçi Şiddet Araştırması.” Ankara: TÜİK Yayınları.
- World Health Organization (WHO) (2014). Global Status Report on Violence Prevention. https://www.who.int(DSÖ’nün şiddet önleme ve şiddetin toplum sağlığı üzerindeki etkileri konusunda kapsamlı raporudur.)
- Kitty Genovese Olayı ve Seyirci Etkisi Üzerine Araştırmalar
- Latane, B., & Darley, J.M. (1970). The Unresponsive Bystander: Why Doesn’t He Help? Prentice-Hall.
- Manning, R., Levine, M., & Collins, A. (2007). “Kitty Genovese in Context: A Re-examination of the Evidence.” American Psychologist, 62(6), 555-562.
- Pew Research Center (2018). “Online Harassment and Digital Violence.” https://www.pewresearch.org Amnesty International. (2018). “Economic Violence Against Women: A Global Issue.” Kadınların ekonomik şiddet deneyimleri ve cinsiyetler arası ekonomik eşitsizliklerle ilgili bulgular içerir. https://www.amnesty.org