Kimlik Gelişimi, Karmaşası ve Kimlik Yönetimi Üzerine Psikolojik Bir İnceleme
Kimlik, bireyin kendini ve başkalarını nasıl tanımladığına dair sosyal roller, değerler ve inançları içeren kapsamlı bir yapıdır. Bu yapı, psikolojide önemli bir yer tutmakla beraber bireyin hayatı boyunca gelişir ve değişir. Bu yazımızda kimlik gelişimi, kimlik statüleri, kimlik karmaşası ve kimliklerimizi nasıl yönettiğimize dair kavramları ele alacağız.
Kimim Ben?
Kimlik bireyin biyolojik, sosyal ve psikolojik gelişiminin bir sonucudur. Doğuştan gelen özelliklerimizi tanımlamak için mizaç kavramını kullanırız ancak toplumsal beklentiler ve çevremize verdiğimiz tepki sonucunda sosyal kimlikler inşa ederiz.
Nasıl bir öğrenci veya anne-baba olacağımız; sosyal ilişkilerimizde gözlemlediğimiz ve toplumun bizden beklediği yapılar üzerinden gelişim gösterir. Mizaç, çeşitli sosyal kimlikler, davranış ve düşünce yapıları bir bütün olarak kişilik (personality) kavramını oluşturur.
Kimliğin biyopsikososyal gelişim sürecinde birey, içsel çatışmalarla başa çıkarak kendine özgü bir kimlik geliştirir. İyi gelişmiş bir kimlik, bireyin bağlı olduğu hedefler, değerler ve inançlardan oluşur. “Ben kimim?” sorusuna verilen yanıtlar bireyin hayat deneyimleri, başarıları, korkuları ve tercihlerinden etkilenir.
“Kendini gerçekleştirmiş birey, kimliğini tam anlamıyla keşfetmiş, içsel potansiyelini dışa vurmuş ve kendisiyle barışık olan kişidir.”
A. Maslow
Ben ve Öteki Ben
Erikson, kimliğin çocuklukta oluşmaya başladığını, sürecin yaşam boyu devam ettiğini ancak belirleyici dönemin ergenlik olduğunu savunur. Ona göre bu dönemde gençler, “kim olduklarını, nasıl biri olmak istediklerini, hangi mesleği seçmek istediklerini, ailelerine ve arkadaşlarına nasıl davranmaları gerektiğini” sorgularlar ve kendilerine bir kimlik oluşturmak için toplumsal beklentilerle içsel arzuları arasında bir denge kurmaya çalışırlar.
Lise öğrencileri bu karşılaşma ve çarpışma dönemini en belirgin şekilde yaşayarak durumu anlamak için yoğun çaba sarf ederler. Sözü edilen yoğun çaba, sonucunda kimlik karmaşasına sebep olabilir.
Kimlik Statüleri
Kimlik; kapsamlı bir psikolojik yapı olarak alt başlıklara, gelişimsel süreçlere ve özellikle ergenlik döneminde bireyin çevre ile etkileşimine bağlı olarak farklı statülere ayrılabilir. J. Marcia’nın (1996) kimlik statüleri kuramına göre kimlik yapılanmasının dört statüsü vardır:
- Başarılı Kimlik: Birey, aktif bir araştırma süreci sonucunda kendisi için en doğru kararı vermiştir. Örneğin, kariyer seçeneklerini değerlendirip mühendis olmayı seçen bir birey.
- Kimlik Moratoryumu: Birey güçlü bir kimlik arayışında olup henüz bir karar vermemiştir. Üniversite öğrencilerinin kariyer seçeneklerini araştırması buna bir örnektir.
- İpotekli Kimlik: Birey, kimliğini keşfetmeden bir kimliği benimsemiştir. Toplumun ya da ailenin yönlendirmesiyle alınan kararlar bu statüye girer.
- Dağınık Kimlik: Birey kimlik arayışında değildir ve karar vermemiştir. Bu sebepten en düşük statüdür.
Kimlik Karmaşası
Kimlik karmaşası, bireyin kendi kimliği hakkında net bir algıya sahip olamaması durumudur. Kimlikler arasında denge bozulduğunda veya kimliğimizi bulmak konusunda geç kaldığımızı hissettiğimizde karmaşa başlar. Kimlik karmaşası yaşayan bireyler “Ben kimim?”, “Neye değer veriyorum?”, “Nasıl biri olmalıyım?” gibi sorularla kendilerini sorgularlar. Bu durum, olması beklenen kişi ve olunan kişi arasında çatışmalara ve bazı psikolojik etkilere sebep olabilir.
Kimlik Karmaşasının Psikolojik Etkileri
Sağlıklı bir kimlik geliştirmemiz için psikolojik sağlığımız oldukça önemlidir. Kimlik karmaşası yaşayan bireylerde depresyon, düşük özgüven, yalnızlık ve yabancılaşma, sosyal kaygı ve yakın ilişkilerde zorluklar gözlemlenebilir.
Kimlik karmaşası yaşayan bireyler, genellikle depresyon, kaygı bozuklukları ve yalnızlık gibi duygusal sorunlarla karşılaşır. Bu kişiler, kendilerini değerli hissetmedikleri için özgüven eksikliği yaşar ve kendilerini toplumdan veya yakın ilişkilerden soyutlama eğilimindedirler. Sosyal kaygı ve yabancılaşma, bu bireylerin başkalarıyla anlamlı ilişkiler kurmasını zorlaştırırken, kimlik belirsizliği nedeniyle sürekli bir huzursuzluk ve tatminsizlik hali hissedebilirler. Bu psikolojik etkiler, bireyin yaşam kalitesini düşürebilir ve kişisel gelişim sürecinde önemli engellere yol açabilir.
“Olmayı istediğimiz şey ile olduğumuz şey arasındaki uyumsuzluk, içsel çatışmalarımızın ve mutsuzluğumuzun kaynağıdır.”
C. Rogers
Dijital ve Gerçek Kimlik Yönetimi
Teknoloji çağında dijital kimlikler, bireylerin gerçek kimlikleri ile çelişebilir. Sanal dünyada bireyler, başkalarının beklentilerine göre kimliklerini yeniden inşa ederler. Dijital kimlikleşme, kimlik karmaşası dediğimiz net bir kimlik, benlik anlayışına sahip olamama durumunu daha da derinleştirebilir. Özellikle gençler arasında sosyal medyada popülerlik arayışı, sahte bir sosyal statü oluşturma eğilimi yaratabilir.
Bireyin kendine dönük beklentileri, toplumun çok daha geniş bir kesiminin beğeni algılarıyla çelişir. Bu etkileşim sonucunda birey yapmak istediği davranışlardan uzaklaşarak yapılması ilgi gören davranışlara yönelir. Yanlış bir beden algısı, sahte bir iyi olma hali gibi aslında sahip olunan kimlikle çelişen bir dijital benlik algısı oluşturmak kimlik karmaşasına, sosyal izolasyon ve yalnızlığa yol açabilir.
Toplumda Kimlik: Giydirilmiş Kimlikler
“Giydirilmiş kimlik” kavramı, bireyin toplum tarafından ona atfedilen rollerini ve beklentilerini yansıtır. Bu kimlikler için “bireylerin kendi istek ve değerleri yerine, toplumsal normlar ve beklentiler doğrultusunda şekillenen kimlikleri üstlendiği kimlikler” diyebiliriz. Bu kimlikler, toplumsal cinsiyet, meslek, aile içindeki rol gibi dışsal unsurlar tarafından belirlenir ve çoğu zaman bireyin öz kimliğinden uzaklaşmasına neden olabilir. Bir birey, toplumun onayını almak, ait olduğu gruplarda kabul görmek için bu “giydirilmiş kimliği” benimsemek zorunda hissedebilir. Ancak, bu kimlikler bireyin özgün benliğini ve içsel ihtiyaçlarını göz ardı edebilir.
Doğduğumuz andan itibaren toplum tarafından belirlenmiş kimliklerle hayatımıza başlıyoruz. Doğduğumuz an “evlat” kimliğini alıyoruz, zamanla “eş”, “anne-baba”, “doktor” gibi yeni kimlikleri ediniyoruz. Yani, bir tek kimlikle kalmıyoruz, birçok toplumsal kimliği aynı anda taşımak zorunda kalıyoruz. Her kimlik de beraberinde farklı sorumluluklar ve beklentiler getiriyor. Ancak bu kimliklerin arasında en sık ihmal ettiğimiz “insan” kimliğimiz oluyor.
Kendimizi toplumun dayattığı kimliklere kaptırırken, “insan” kimliğimizin gerektirdiği sorumlulukları unutabiliriz. Bu kimliği hatırlamak ve ona öncelik vermek, sadece bireysel huzurumuzu değil, toplumsal uyumu ve dayanışmayı da artıracaktır. Kimlikler tabi ki gerekli; bazen isteyerek bazen istemeyerek onları taşıyoruz. Kimlikler hayatımızın kaçınılmaz bir parçasıdır, ancak önemli olan, bu kimlikler arasında denge kurarak asıl “biz”i kaybetmemektir.
“Kendini tanımak, kim olduğunu, ne istediğini ve neye değer verdiğini anlamaktır. Kendini tanıyan insan, yaşamını kendi değerlerine göre şekillendirir.”
Doğan Cüceloğlu
Psk. Öykü YILDIZ & Psk. Onurcan GÜLER
Kaynakça
Bostan, B., & Sarpkaya, F. (2020). Dijital kimlikler ve sosyal medya. Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 15(2), 112-130.
Erikson, E. (1968). Identity: Youth and crisis. New York: W.W. Norton & Company.
Marcia, J. E. (1966). Development and validation of ego identity status. Journal of Personality and Social Psychology, 3(5), 551-558.