
Gelişen teknoloji, her alanda olduğu gibi psikoterapi süreçlerini de dönüştürüyor. Yapay zekâ (YZ), günümüzde psikoterapide destekleyici bir araç olarak kullanılmaya başlandı. Ancak, bu gelişmeler heyecan verici olduğu kadar, etik ve insan doğasına dair çeşitli soruları da beraberinde getiriyor. Yapay zekâ gerçekten bir terapist gibi çalışabilir mi? İnsan terapistlerin yerini alabilir mi? Bu yazıda, yapay zekânın psikoterapi süreçlerine etkisini ve gelecekte nasıl bir rol oynayabileceğini ele alacağız.
Psikopatolojide Yapay Zekâ Kullanımı
Yapay zekâ, psikopatoloji alanında da önemli bir rol oynamaktadır.
- Tanı Süreçlerinde Yapay Zekâ: Yapay zekâ, DSM-5 kriterlerine dayalı olarak psikiyatrik bozuklukların nesnel bir şekilde erken aşamalarda tespit edilmesine yardımcı olabilir. Özellikle, büyük veri analizi kullanarak depresyon, anksiyete bozuklukları ve bipolar bozukluk gibi rahatsızlıkların belirtilerini analiz ederek teşhis sürecini desteklemektedir.
- Erken Teşhis: Yapay zekâ, hastalıkları müdahalelerin daha etkili olabileceği erken veya prodromal aşamalarda tespit edebilir. Bu sayede, tedavi sürecine daha erken müdahale edilebilir.
- Risk Altındaki Bireylerin Belirlenmesi: YZ, risk altındaki bireyleri karakterize etmek için kullanılabilir. Özellikle intihar riski taşıyan veya madde bağımlılığı geliştirme potansiyeli olan bireyler, YZ analizleri sayesinde erken dönemde tespit edilerek, önleyici müdahaleler planlanabilir.
- Ölçek ve Test Değerlendirmeleri: Psikolojik ölçekler ve testlerin değerlendirilmesinde YZ, daha hızlı ve güvenilir sonuçlar elde edilmesini sağlar. Bu sayede, klinisyenler daha doğru tanılar koyabilir ve uygun müdahale stratejileri geliştirebilir.
- Bireyselleştirilmiş Tedavi Yaklaşımları: Yapay zekâ, bireyin duygu durumunu ve düşünce kalıplarını analiz ederek, kişiye özgü tedavi planları oluşturabilir. Özellikle bilişsel-davranışçı terapi (BDT) gibi yapılandırılmış terapi yöntemlerinde, danışanın ilerlemesini takip ederek uygun müdahale stratejileri sunabilir.
Psikoterapide Yapay Zekâ: Mevcut Uygulamalar
AI Destekli Sohbet Robotları: Yapay zekâ tabanlı sohbet robotları, özellikle depresyon ve kaygı bozukluklarıyla başa çıkmada destekleyici bir araç olarak kullanılmaktadır. Örneğin, Woebot ve Wysa gibi uygulamalar, bilişsel davranışçı terapi (BDT) tekniklerini kullanarak bireylere duygu düzenleme becerileri kazandırmayı amaçlamaktadır. Ancak, bu uygulamalar henüz gerçek bir terapistin sağlayabileceği derinlemesine empati ve anlayışı sunamamaktadır.
Sanal Gerçeklik (VR) Tabanlı Terapiler: Sanal gerçeklik destekli terapiler, özellikle maruz bırakma terapilerinde kullanılmaktadır. Özgül fobiler, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve sosyal anksiyete gibi alanlarda sanal ortamlar oluşturularak danışanların kontrollü bir şekilde korkularıyla yüzleşmeleri sağlanmaktadır. Ancak, VR terapileri daha çok geleneksel terapi yöntemlerini destekleyici bir araç olarak görülmelidir.
Yapay Zekânın Psikoloji Alanında Kullanımında Etik Kaygılar
Yapay zekânın psikoloji alanındaki kullanımı, beraberinde çeşitli etik kaygıları da getirmektedir. Başlıca etik endişeler şunlardır:
- Gizlilik ve Veri Güvenliği: YZ uygulamaları, büyük miktarda kişisel ve hassas veri gerektirir. Bu verilerin toplanması, saklanması ve işlenmesi sırasında bireylerin mahremiyetinin korunması kritik bir öneme sahiptir. Veri ihlalleri veya yetkisiz erişimler, danışanların güvenini zedeleyebilir.
- Önyargı ve Ayrımcılık: Yapay zekâ sistemleri, eğitildikleri veri setlerindeki önyargıları öğrenebilir ve bu önyargıları karar süreçlerine yansıtabilir. Bu durum, belirli grupların yanlış tanı almasına veya uygun olmayan tedavilere yönlendirilmesine neden olabilir.
- Sorumluluk ve Hesap Verebilirlik: YZ destekli kararların sonuçlarından kim sorumlu olacaktır? Bir yapay zekâ sistemi yanlış bir teşhis koyduğunda veya hatalı bir tedavi önerdiğinde, bu hatanın sorumluluğu kime ait olacaktır? Bu sorular, YZ’nin sağlık hizmetlerindeki kullanımıyla ilgili önemli etik tartışmalara yol açmaktadır.
- İnsan İlişkilerinin Yerine Geçme Riski: Psikoterapi süreçlerinde insan etkileşimi ve empati büyük bir öneme sahiptir. YZ uygulamalarının, insan terapistlerin yerini alması durumunda, terapötik ilişkinin kalitesi ve etkinliği konusunda endişeler bulunmaktadır.
- Bilgilendirilmiş Onam: Danışanların, YZ destekli uygulamalarla etkileşime geçmeden önce, bu sistemlerin nasıl çalıştığı, hangi verileri topladığı ve bu verilerin nasıl kullanılacağı konusunda tam bir bilgiye sahip olmaları gerekir. Bilgilendirilmiş onam sürecinin doğru bir şekilde yönetilmesi, etik açıdan büyük bir önem taşır.
Bu etik kaygılar, yapay zekânın psikoloji alanındaki uygulamalarının geliştirilmesi ve uygulanması sırasında dikkatlice ele alınmalıdır.
Yapay Zekânın İnsan Gibi Olması Sorunu: Terapötik İlişkiyi Ne Kadar Karşılayabilir?
Psikoterapi, sadece teknik müdahalelerden ibaret değildir. Empati, güven, sezgi ve terapist ile danışan arasındaki bağ, iyileşme sürecinde kritik rol oynar. Ancak, yapay zekâ için en büyük eleştiri, “insan gibi” davranabilse de gerçekten bir insanın yerini alıp alamayacağıdır. Bir terapistin sunduğu koşulsuz kabul, aktif dinleme ve bireysel içgörü kazandırma süreçleri yapay zekâ tarafından ne derece sağlanabilir?
Bazı sorular hâlâ yanıt bekliyor:
- Terapide iyileşmenin büyük bir kısmı, kişinin problemlerini konuşarak ifade etmesinden mi kaynaklanır?
- Yapay zekâ sistemleri, insani değerler ve duygusal bağlanmayı ne ölçüde göz önünde bulundurmalıdır?
- Bir yapay zekâ terapist, etik kurallar gereği danışanları ne derece yönlendirebilir?
Gelecek: Yapay Zekâ ve İnsan Terapistlerin Birlikte Çalışması Mümkün mü?
Yapay zekâ, insan terapistlerin yerini almak yerine, onların işlerini kolaylaştıran bir yardımcı olarak değerlendirildiğinde çok daha etkili olabilir. Örneğin, danışanların duygu durumlarını analiz ederek terapistlere daha fazla veri sunabilir, terapi süreçlerinin kişiselleştirilmesine katkı sağlayabilir.
Ancak, etik ve mahremiyet konularında önemli sınırlar çizilmelidir. Yapay zekâ destekli psikoterapi uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte, terapötik ilişkinin özünün korunması ve danışanların güvenliğinin sağlanması büyük önem taşımaktadır.
Yapay Zekâ Terapiyi Dönüştürebilir mi?
Yapay zekâ, psikoterapide devrim niteliğinde bir değişim yaratma potansiyeline sahiptir. Ancak, insan doğasına dair derin ve kompleks süreçleri tam anlamıyla kavrayabilmesi hâlâ bir soru işaretidir. Yapay zekâ, bir terapistin yerini almak yerine, terapi süreçlerini daha verimli hale getiren bir araç olarak konumlandırıldığında, psikoterapi dünyasında önemli bir yer edinebilir.
Bu noktada, şu sorular hala tartışma konusu olmaya devam ediyor:
- Yapay zekâ, terapötik sürecin temel unsurlarını ne ölçüde yerine getirebilir?
- Empati, duygu regülasyonu ve insan ilişkileri bağlamında ne kadar başarılı olabilir?
- Gelecekte yapay zekânın terapideki rolü ne olacak?
Bu sorulara verilen yanıtlar, psikoterapinin geleceğini şekillendirecek gibi görünüyor.
Kitap Önerimiz:
Kaynaklar
Fiske, A., Henningsen, P., & Buyx, A. (2019). Your robot therapist will see you now: ethical implications of embodied artificial intelligence in psychiatry, psychology, and psychotherapy. Journal of medical Internet research, 21(5), e13216.
Ülker, S. V., & Akkan, G. (2023). RUH SAĞLIĞI HİZMETLERİNDE YAPAY ZEKA UYGULAMALARI VE İLİŞKİLİ TEKNOLOJİLER. Fenerbahçe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 3(2), 242-263.
Üzümcü, E., Akin, B., Nergiz, H., İnözü, M., & Çelikcan, U. (2018). Anksiyete bozukluklarında sanal gerçeklik. Psikiyatride Guncel Yaklasimlar-Current Approaches in Psychiatry, 10.
Remziye, N. A. S. V. Ü., & DOĞAN, K. İ. A. (2022). Günümüz ve Gelecekteki Teknolojinin Psikoterapi Uygulamalarına Etkisi ve Etik Tartışmalar. Sciences (JOSHAS JOURNAL), 8(59).
Yazar: Uzm. Psk. Öykü Yıldız