
Travmanın Derinliklerinden İyileşmeye: Yaraların Ardındaki Güç
Hayatta bazen öyle anlar gelir ki, her şey bir anda altüst olur. Kendimizi çaresiz, korkmuş, hatta parçalanmış hissedebiliriz. İşte bu anlar, çoğu zaman bir travmanın izlerini taşır. Peki, travma nedir ve nasıl iyileşiriz?
“Travma” kelimesi köken olarak “yara” anlamına gelir. Ruhumuzun aldığı görünmeyen ama derin yaralardır aslında. Fiziksel ya da duygusal bütünlüğümüzü tehdit eden, bizi dehşete düşüren ve hayatla başa çıkma gücümüzü zorlayan olaylara travma deriz.
Travmalar bireysel olabileceği gibi (boşanma, kaza, istismar, ani kayıplar) toplumsal da olabilmektedir (deprem, savaş, salgın hastalıklar ve ekonomik krizler). Her birey bu olaylara farklı şekillerde tepki verir. Kimisi öfke hisseder, kimisi korku bazıları da suçluluk… Fiziksel olarak bedensel yorgunluk, uykusuzluk, mide bulantısı da belirtiler arasında olabilir. Peki bu tepkiler normal midir? Viktor Frankl’a göre normaldir. Çünkü Frankl’a göre “Anormal bir duruma verilen anormal bir tepki, aslında normal bir tepkidir.”
Hepimiz travmatik etkiye sebep olabilecek olaylar yaşayabiliriz. Peki bu olaylar bizde her zaman bir travmaya sebep olur mu? Güzel haber şu ki çoğu insan zamanla kendiliğinden iyileşir. Ancak bazen bu tepkiler kalıcı hale gelir ve “travma sonrası stres bozukluğu (TSSB)” dediğimiz durum ortaya çıkar. Kişi olayı tekrar tekrar zihninde yaşar, olaydan kaçınır, sürekli tetikte olur ve hayata karşı umutsuzluk hissedebilir. Bu belirtiler kişinin kendisi ve yakınları tarafından takip edilmelidir. Eğer bir aydan uzun sürüyor ve kişinin günlük hayatını olumsuz etkiliyorsa, bir uzmandan destek almak önemlidir.
Peki travmadan sonra güçlenmek mümkün müdür? Evet, mümkündür. Hatta bu durumun bilimsel adı “travma sonrası büyüme”dir. Zorlayıcı yaşam olaylarından sonra bazı insanlar daha dirençli, daha anlamlı bir yaşam görüşüyle yola devam edebilir. Eski düşünceler yıkılır ama yerini daha sağlam, daha farkında bir bakış açısı alır. “Bana bir şey olmaz” inancı yerini, “Bunu atlattıysam, her şeyle baş edebilirim” düşüncesine bırakır. Birey kendini bir “kurban” olarak görmektense, artık bir “hayatta kalan” hatta bir “savaşçı” olarak tanımlar.
Bu iyileşme sürecinde önemli olan bazı kavramlar vardır: sosyal destek (dinlenmek, anlaşılmak, yalnız olmadığını bilmek), duyguların dışa vurulması (konuşmak, yazmak, ağlamak), baş etme becerileri (nefes almak, anlam aramak, rutinlere dönmek) ve psikolojik sağlamlık (esnek ama kökleri sağlam olmak) bireyi travma sonrası büyümesi için destekler.
Unutmayın, iyileşme süreci her zaman düz bir çizgi gibi ilerlemez. Bazen geri adımlar da olur. Ama her düşüş yeni bir güçlenme ihtimalidir. Leonard Cohen’in dediği gibi “Her şeyde bir çatlak vardır. Işık oradan girer.” O ışığın içeri girmesine izin verin. Travmalar sizi tanımlamaz, ama onlarla nasıl baş ettiğiniz sizi dönüştürebilir.
Kln.Psk. Elif ÖZDEMİR